www.akiailesi.com adresine taşındık. Hem de bloggerdan ayrıldık. O yüzden lütfen RSS ayarlarınızı ya da ilgili aboneliklerinizi yenileyip bizi takip etmeye devam ediniz. Üşeneceksiniz şimdi biliyorum ama bu yazıyı okur okumaz bir dakika sürmeyecek bu işlemi gerçekleştirirseniz bağlantımızı koparmamış oluruz. Yeni sitemizde bizden gelen yazıları haber almanız için abone olma opsiyonu da var. Söz daha sık yazmaya başlayacağım:))
Herkese sevgiler.
Pastel Boya Kurabiyeleri
Posted in
Etiketler:
aktivitelerimiz
11 Eki 2010
Takip ettiğim bloglardan birinde görmüştüm. Maalesef hangisi oldugunu hatırlayamadığımdan linkini veremiyorum. Bizim de kırık pastel boyalarımız kullanılamaz hale geldiğinden hadi kurabiye yapalım dedim kızıma. tüm kırık boyaları topladık. iki tane sağlam vardı onları da birlikte kırdık:) Doldurduk muffin kalıbına...
Sonra da pişirdik. Derin Hanım "anne pişti miiiii?" diye seslenerek. Fırınımızı kapattık. Dışarı çıkarttık. Soğumasını bekledik ve Ta Taaaa.
Hem lezzetli görünüyorlar hem de minicik eller için kolay kavranıyorlar. Sadece renkleri henüz çözmemiş minikler için biraz karmaşık olabilir ama biz çok eğlendik. "hadi bakalım bir de yeşil tarafla boyayalım, aaa turuncu da buradaymış"
Sonra da pişirdik. Derin Hanım "anne pişti miiiii?" diye seslenerek. Fırınımızı kapattık. Dışarı çıkarttık. Soğumasını bekledik ve Ta Taaaa.
Hem lezzetli görünüyorlar hem de minicik eller için kolay kavranıyorlar. Sadece renkleri henüz çözmemiş minikler için biraz karmaşık olabilir ama biz çok eğlendik. "hadi bakalım bir de yeşil tarafla boyayalım, aaa turuncu da buradaymış"
NEFES HAYATTIR
Posted in
6 Eki 2010
Yemek yemeden, su icmeden yasanir ama nefes almadan...nefes hayattir. Dogru nefes almak da hayat kalitemizi arttirir. "Bedeninizin nefesle nasil hareket ettigini gozlemleyin" dedi bugun sevgili Ebru. Daha pek cok guzel soyledigi cumlenin yaninda.
Bebekler dogru nefes almayi bilerek dogarlar. Daha sonra yasadikca bozuluyor maalesef dogru nefes alma duzenimiz. Dolayisiyla da yasam kalitemiz de bozuluyor. Hep sinirli nefes aliyor sinirli yasiyor, engelleri asamiyoruz. Yapabileceklerimizi yeterince kesfedemiyoruz. Vay be bu nefes de neymis diyeceksiniz:) Ama bir kere farkindalik olustu mu yavas da olsa gerisi geliyor.
Peki ben ne istiyorum cocuklarim icin? Dogru nefes alma aliskanliklarini kaybetmesinler istiyorum. En cok da burunlari tikali oldugunda canim sikiliyor o yuzden. Hay allah mecburen agizdan nefes aliyorlar diyorum kendi kendime ve o kucucuk burun deliklerinden cesitli mudahalelerle acmaya calisiyorum burunlarini. Derin'de cok daha zorlanmistim. Burun delikleri cok kucuktu. Chicco'nun burun pompasini kullanmistim bulabildiklerim arasinda en ince uca o sahip oldugunda icin. Okyanus suyu ya da serum fizyolojik ile yumusatma ardindan bosaltma calismalari. Hicbir zaman istedigim sonucu alamadim ama. Hele hastalandiklarinda daha da onemli temizlemek. Tikali burun havanin kontrolsuz iceri girmesi ve hastaligi desteklemesi demek cunku. Cook sukur ki Derin kendi kendine temizlemeyi ogrendi. Simdi Defne ile ayni maceraya basladik ama cok sukur ki yeni bir burun pompasini kesfettik ( bir blogda okumustum yanlis hatirlamiyorsam). Adi Otribebe. Kendin emme gucunle temizliyorsun burunu ve diger pompalarla yaratilan emmeden cok daha guclu oluyor senin havayi iceri cekmen. Coook daha guzel sonuc veriyor hatta kesin sonuc veriyor bile diyebilirim. Yok yok Otribebe'den reklam parasi almiyorum sadece cok begendigim icin yazmak istedim. Burun tikanikligi konusunda rahatladim acikcasi. Bir de soyledigi bir enstantane yasadim.
Bir hastanenin asansorunde Defne kucagimda cikarken, hemsirelerden biri panik halinde "aaaaa dikkat edin bakin bebeginizin agzi kapali nasil nefes alacak" dedi. Ben de "burnu acik" dedim. Kadin da "ama bebeklerin burnu genelde tikali olur" dedi. Ben de " benimkinin degil" dedim. Ve boylece yurdum insaninin olaya mudahale etme istegini bir kez daha kirmis oldum:))
Derin nefesli gunler!
Bebekler dogru nefes almayi bilerek dogarlar. Daha sonra yasadikca bozuluyor maalesef dogru nefes alma duzenimiz. Dolayisiyla da yasam kalitemiz de bozuluyor. Hep sinirli nefes aliyor sinirli yasiyor, engelleri asamiyoruz. Yapabileceklerimizi yeterince kesfedemiyoruz. Vay be bu nefes de neymis diyeceksiniz:) Ama bir kere farkindalik olustu mu yavas da olsa gerisi geliyor.
Peki ben ne istiyorum cocuklarim icin? Dogru nefes alma aliskanliklarini kaybetmesinler istiyorum. En cok da burunlari tikali oldugunda canim sikiliyor o yuzden. Hay allah mecburen agizdan nefes aliyorlar diyorum kendi kendime ve o kucucuk burun deliklerinden cesitli mudahalelerle acmaya calisiyorum burunlarini. Derin'de cok daha zorlanmistim. Burun delikleri cok kucuktu. Chicco'nun burun pompasini kullanmistim bulabildiklerim arasinda en ince uca o sahip oldugunda icin. Okyanus suyu ya da serum fizyolojik ile yumusatma ardindan bosaltma calismalari. Hicbir zaman istedigim sonucu alamadim ama. Hele hastalandiklarinda daha da onemli temizlemek. Tikali burun havanin kontrolsuz iceri girmesi ve hastaligi desteklemesi demek cunku. Cook sukur ki Derin kendi kendine temizlemeyi ogrendi. Simdi Defne ile ayni maceraya basladik ama cok sukur ki yeni bir burun pompasini kesfettik ( bir blogda okumustum yanlis hatirlamiyorsam). Adi Otribebe. Kendin emme gucunle temizliyorsun burunu ve diger pompalarla yaratilan emmeden cok daha guclu oluyor senin havayi iceri cekmen. Coook daha guzel sonuc veriyor hatta kesin sonuc veriyor bile diyebilirim. Yok yok Otribebe'den reklam parasi almiyorum sadece cok begendigim icin yazmak istedim. Burun tikanikligi konusunda rahatladim acikcasi. Bir de soyledigi bir enstantane yasadim.
Bir hastanenin asansorunde Defne kucagimda cikarken, hemsirelerden biri panik halinde "aaaaa dikkat edin bakin bebeginizin agzi kapali nasil nefes alacak" dedi. Ben de "burnu acik" dedim. Kadin da "ama bebeklerin burnu genelde tikali olur" dedi. Ben de " benimkinin degil" dedim. Ve boylece yurdum insaninin olaya mudahale etme istegini bir kez daha kirmis oldum:))
Derin nefesli gunler!
Meyve mi? Sebze mi?
Posted in
Etiketler:
aktivitelerimiz
29 Ağu 2010
Bundan bir ay önce kızımla pazardan dönerken elindeki armutu bana uzatım "Anne armut meyve mi, sebze mi?" diye sordu. Cevap verdim ve aklımdan "hmmm bundan cok iyi bir aktivite olur" düşüncesi geçti. Önce genelleme yapılabilir mi diye düşünmüştüm. Pişenler sebze???. Yok olmadı. Sonra montessori grubumuza fikirlerini sordum. Sagolsunlar Esra, Elif ve diğer Elif önerilerini ve kendi yaptıkları aktivite kartlarını paylaştışar. Ben de yazlıkta olmamız ve bir bahçemizin olmasının verdiği güzelliği kullanarak aşağıdaki aktiviteyi yaptım kızımla.
Önce bahçede dolaşarak tek tek sebzelerimizi ve meyvelerimizi kopardık. Sonra da buzdolabına uğradık ve orada olan değişik meyve ve sebzelerden de aldık.
Bir tepsiye yerleştirdik. Oturduk. Derin'in önüne yerleştirdik tepsiyi. Derin'in iki yanına da boş kaplar koydum. Sebzeler bir tarafa meyveler bir tarafa.Arada bir hoşuna gidenlerden bir ısırık aldı kızım, oyle koydu doğru tarafa:)
Ama bir kere yapmak yetmez. Ondan sonra bir kaç defa daha yaptık ve her konusu oldugundan yemekte, pazarda, gazete okurken gördüğümüzde, bu meyve mi, sebze mi? Sebzeeeee!!!, Meyveeeee!!! nidaları ile olayı pekiştirdik.
Önce bahçede dolaşarak tek tek sebzelerimizi ve meyvelerimizi kopardık. Sonra da buzdolabına uğradık ve orada olan değişik meyve ve sebzelerden de aldık.
Bir tepsiye yerleştirdik. Oturduk. Derin'in önüne yerleştirdik tepsiyi. Derin'in iki yanına da boş kaplar koydum. Sebzeler bir tarafa meyveler bir tarafa.Arada bir hoşuna gidenlerden bir ısırık aldı kızım, oyle koydu doğru tarafa:)
Ama bir kere yapmak yetmez. Ondan sonra bir kaç defa daha yaptık ve her konusu oldugundan yemekte, pazarda, gazete okurken gördüğümüzde, bu meyve mi, sebze mi? Sebzeeeee!!!, Meyveeeee!!! nidaları ile olayı pekiştirdik.
Defne ben buradayım diyor!
3 Ağu 2010
Defne Hanım'ın uyanık kalma süresi gittikçe uzuyor. Bu süre zarfında karşılıklı agular ve sevgimizi göstermemiz dısışında dikkat ettiğim iki önemli nokta var. Birincisi aynaya bakması, ikincisi de kontrast yaratacak objelere bakması. Doğduktan sonra görüşü 20 cm. civarında olan bebişimizin limiti giderek artıyor. Onu stimüle etmek için, Derin Hanım'dan kalma iki kitabımız var. Biri bu (linki kelimenin üstünde),
biri de bu.
İlkini yattığı yatağın ya da beşiğin içine koyabiliyorsunuz. Ben daha sonra benzerini Türkiye'de de buldum hatta birkaç arkadaşıma da doğum hediyesi götürdüm:) İkincisini niye aldım diye hayıflnmıştım. Dört sayfadan oluşan gayet basit, kapagında ayna olan yumuşak bir kitap. Ama ikisini de Defne çok seviyor uzun bir süre gözlerini ayırmıyor. Özellikle cot book'da siyah beyaz bir salyangoz resmi var. Ona uzun süre aguluyor, uzanmaya çalışıyor ve gülüyor. Biz de onunla beraber guluyoruz. Kontrast yaratacak bir diğer kitap serisi de bez kitaplar dışında normal kitaplar. Derin zamanında Türkiye'de satılan " new baby book" adında bir kitap almıştım. Ağırlıklı siyah beyaz, bir kaç tane de kırmızı kombinasyonu grafik desenler vardı içinde. Sayfalarını kesip bir dönence yapmıştım. (Flensted mobile diye bir markda ucunda minik mandallar olan, kendi donenceni yapmanı sağlayan bir aparat almıştım, ama evde kendiniz de kolayca yapabilirsiniz.) Defne için ise bu kez de içinde dönence ve dört tane siyah beyaz kitap olan bir kit aldım.
Uzman değilim ama bebeğin beyin gelişiminde önemli bir etkisi olduğunu doktor bir arkadaşım soylemişti. Gözünüzle anlamıyorsunuz bu durumu ama inanın nasıl odaklandığını ve nağmeler yaptığını görseniz, sırf eğlendiği için alırsınız. Aslında bunları almanıza da gerek yok, yazıcıdan beyaz bir kağıda siyah bir üçgen, kare vs. çıkartarak bunları da bebeğinize gösterebilirsiniz.
Bir diğer eğlenceli malzeme de aynalar. Kırılmaz olmalarına dikkat etmek lazım. Bebekler yüzlere bayılıyorlar. Uzun bir süre bebekler aynada gördüklerini başka biri zannediyorlar ve bakıyorlar, onunla konusuyorlar, uzanıyorlar. Tabi Defne de bir bebek olarak aynı tepkileri veriyor. En güzeli de aynada kendisine gülmesi. Eminim sosyalleşmenin ilk adımlarına da katkısı oluyordur bu durumun. Montessori felsefesinde de bebeklerin vakit geçirdikleri alanlarda ayna olması tavsiye edilir. Örnek olarak Flickr'dan Finn'in odasına bakabilirsiniz.(Finn's room) Benim favori bebek odam!
Bugünlerde Defne kızımla bu şekilde aguluyoruz. Derin Hanım da çoğu zaman bize eşlik ediyor:)
BEÖ: Deney
Posted in
Etiketler:
BEÖ,
montessori
12 Tem 2010
Deney başlığını görünce aklıma hem Maja Pitamic'in kitaplarından birinde (Child's play ya da Teach me to do it myself) kitabında okuduğum hem de Montessori seminerinde Hilal Hanım'ın bahsettiği bir aktivite geldi aklıma. Yüzen ve batan cisimler. Evin içinde biraz gezindik Derin kendi oyuncaklarından seçti, biraz da mutfaktan değişik parçalar topladık. Bir kabın içine de su doldurduk. Seçtiklerimizi yanına koyduk. Derin'in plastik oyuncakları, balon, makarna, mercimek, şişe mantarı, paket lastiği, ahşap küpler, kalem, bahçeden topladığımız yapraklar, muffin kağıdı, toka, kaşık, ve ölçek.Ve Derin'in sırası başladı. Ama tabii ben yine pek çene mi tutamadım. " Derin battı mı? Battıııı! Derin ne oldu yüzdü mü? Hayır battıııı!!" Hilal Hanım olsa sessizce seyrederdi eminim:) Bir süre sonra Derin ölçek ile aktarma yapmaya başladı :) Fotoğraflarımız aşağıda.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)