BEO Aktivitemiz-Yeni Yıl


Bugün tam 6 aylık oldu kızım. Doğduğunda aklımdan geçirirdim yeni yıla girerken 6 aylık olacağını... Hemen geliverdi bugün. Hep nasıl geçer anlamazsın sözlerini duyarım, doğruymuş.

Bugün kızımla Montessori Eğitimi blogundan takip ettiğimiz Büyüyorum- Eğleniyorum-Öğreniyorum da yayınlanan haftanın aktivitesi "Yeni Yıl" ı yapalım dedik. Akşam işten eve geldiğimde kızımla oynayabileceğim yaklaşık bir saatim oluyor. Biraz öpüşüp koklaştıktan sonra, daha önce süslemiş olduğum evimizin bir köşesinin başına geldik. Ben süsleri tek tek çıkarttım ve derin'in eline verdim. O da hepsiyle tek tek ilgilendi. Hepsinin dokusu farklıydı. Bazıları küre, bazıları, örme çorap vs. bazıları keçeydi. Kozalaklarımız da vardı. Bir yandan da dokunma ve duyularını geliştirme aktivitesi de yapmış olduk. Ve sonra hepsini tek tek birlikte yerlerine yerleştirdik. Sizlere kızımla birlikte süslediğimiz mekanımızın önünde yılbaşı gecesi çektirdiğimiz bir fotoğrafı de sunuyorum.

Yeni yıldan önce yaptığım bu aktiviteyi ancak yayınlayabiliyorum...Bir sonraki aktivite ile görüşmek üzere...

Vintage Aşkı


Ben eskileri giymeyi çok seviyorum. Özellikle gidip satın aldığımdan değil, annemin ceketi, kazağı, gömleği, bluzu...Tabi olanları sadece. Annem benden çok çok daha zayıfmış benim yaşımdayken, acı ama gerçek:) Annem üç hafta önce Adana'ya torun ziyaretine geldiğinde (torun ziyareti diyorum çünkü dört yıl oldu buraya taşınalı ve beni görmeye bu kadar sık gelmedi:) benim eski tulumlarımı getirdi. Gördüğümde gözlerime inanamadım. Üç tane tulum ve hepsi de o kadar şık ki... Çok da iyi saklanmışlardı. Teşekkürler anneciğim! Ben de gezmeye giderken Derin Hanım'a giydirdim bir tanesini. Hala benim tulumumu giydiğine ve ona bu kadar yakıştığına inanamıyorum. Ben de onun kıyafetlerini saklayacağım. Belki benim kızım da sever eski ama hatırası olan kıyafetleri giydirmeyi...

Dişimiz çıkıyorrrr!!!

Kızım daha 6 aylık bile olmadın, bu ne acele...Ufak bir araştırma yaptım. Ne benim ne de Serhan'ın bu kadar erken çıkmamış dişleri. İkimizinki de 7 aylıkken çıkmış tabii daha gerilere gidemedim belki de soyağacımızda bir yerlerde vardır. Ya da belki de olay o kadar da ırsi değildir, bilmiyorum ama kızımın acı çektiğini biliyorum. Geceleri çok sık uyanmaya başladı. Bir jel sürmeye çalışıyorum fakat onu da hemen yiyor:) Ne kadar fayda ediyor bilmiyorum. Kaşıyıcı olarak aldığım hiçbir oyuncağı ağzına sokmuyor. En favori kaşıyıcısı parmakları maalesef. Maalesef diyorum çünkü parmak emmeyi bırakamayan çocuklar hakkında bayağı bir hikaye duydum. Umarım benim kızım da onlardan biri olmaz. Bir de emziğe çok düştü bu aralar, ben işe başladığım için mi, dişi yüzünden mi çıkartamadım. Sonuç olarak bu diş çıkartma olayı pek de iyi alışkanlıkları beraberinde getirmedi Derin Hanım için. Bir de görseniz sadece tırtık tırtık bir kabarma var o kadar. Ama en sancılı an da onun diş etini deldiği an zannedersem, sonra sadece dişin büyümesi kısmı var gibi görünüyor. Önümüzdeki dişlerin sayısını düşündükçe, Allah ikimize de kolaylık ve güç versin!

İlk Katı Gıda Denememiz


Bu olayı ancak şimdi yazabiliyorum ama yaklaşık 2 hafta önceydi. Her ne kadar 5. aydan sonra elimdeki elmayı ya da armutu ağzına tutuyordum, o da iştahla emiyordu ama ilk ciddi yemeğini 5 ay 2 haftalıkken hazırladım. Meyveden mi başlayalım, sebzeden mi araştırmasının sonucunda sebzeden başlamaya karar verdim. Tatlı olanı her şekilde yiyeceği argümanı daha doğru geldi. Sebzeleri buharda pişirdim ve çatalla ezdim, pişirme suyu ile de biraz sulandırdım. Mama sandalyesine oturttum ve ilk kaşık... hoooop... ve ağzında. Beklediğim ya da okuduğum gibi dili ile dışarı itme refleksi kaybolmuş gibiydi, buna çok sevindim. Ama daha sonra maalesef erken konustuğumu anladım. Bazen düşünüyorum sadece bana mı oluyor yoksa bütün annelere mi? Ne zaman aklımdan olumlu bir durum geçirsem, Derin hemen tersi bir hareket yapıyor. Anlaşıldığı üzere daha sonraki öğünler aynı heyecanla devam etmedi. O gün süt dışında başka bir besinin ağzına girmesi ve onu emmek yerine damağı ile ezme hareketi ile sindirmesinin verdiği heyecandı bizim bızdığı hapur hapur yedirten. Sonraki öğünlerde bu iyice kesinleşti. Başlarda zorlamadım, mızmızlandığı anda bıraktım zaten yediği sayılı kaşıktı. Fakat günler ilerledikçe ve doktorumuz iki hafta sonra bir küçük kase sebze çorbası içebilir hedefini koyduktan sonra biraz daha ısrarcı olmaya karar verdim. Yine ağlatarak yedirmiyorum ama türlü şaklabanlıklar yaptığımı itiraf ediyorum. Sadece ben de değil o sırada kim yanındaysa, bakıcısı, babası, halası vs. Sevdiği bazı çocuk şarkıları da var arada onları çalıp biraz dinlendiriyorum sonra bir iki kaşık daha vermeye çalışıyorum. Dikkat ettiğim bence en önemli nokta bizim de yeek yediğimiz anlara denk getirmek ve hep beraber yeme alışkanlığını şimdiden edinmesini sağlamak. Çok küçük biliyorum ama önemli bir alışkanlık. Tabii işe başladıktan sonra bu konuda ne kadar ısrarcı olabileceğim, bir tek bakıcısı ile olacak, göreceğiz ama elimden geleni yapacağım.

Her zaman doğal besinler yenmesi taraftarıyım. O yuzden de mama vermemk için çok direndim. Şimdi de çok güzel yemekler buldum takip ettiğim bloglardan...Canım kızım inşallah sen de seversin bu güzel yemekleri. Num Num Num yapıp(şimdilik içinden tabii:) mideye indirirsin...

Derin Hanım'la Çıktığımızı Yolculuktaki Renkli Anlar


Canım kızım şu anda 5,5 aylık ve sevgisi içimde sürekli çoğalan, akıntısı artan bir deli nehir gibi. 23 Haziran 2008 de doğdu. Henüz sıfır yaşında... Doğduğu anda aklıma hemen annem geldi ve onun sürekli "Kızım anne olunca anlarsın" demesi... Bu kadar anlık mıdır bu anlama hali, insan birden dönüşüveriyor. Kızım minicik kafasını göğsüme yasladığı anda değişti bütün dünyam. Nedense hemen "ya yavruma bir sey olursa" düşüncelerine daldım. Biraz da hamilelik sonrası depresyon da bu düşünceyi tetiklemiş olabilir ama insan hemen annesi ile yaşadığı bütün tartışmaları düşünüyor ve aslında nasıl da annesinin her zaman ama her zaman kendisi için en iyiyi istediğini çok çok daha iyi anlıyor. "Anneciğim seni çok seviyorum!"

Hamile iken kızımla bir bütündüm. Son zamanlarda da biraz bencilce bir duygu belki ama benden ayrılacağı için biraz hüzünlenmiştim. Tabiiki onu nihayet görebileceğim duygusunun verdiği heyecan bu burukluğu bastırıyordu. Ve nihayet kızım kollarımda, onu ilk tutuşum, ilk emzirişim, doyduktan sonra pıt diye başını göğsüme yaslaması ve daha sonra orada uyuması, ayaklarının üzerimden yere doğru uzanışı...Kızım 5,5 aylık ama şimdiden ne çok anısı oldu, inanamıyorum.

Hep söylerlerdi, insan hep iyi anlarını hatırlıyor, zorlu anlar hemen unutuluveriyor diye, doğruymuş. Ben hep doğumdan önce kendimi hazırladım sanırdım ama böyle bir maratona yaşamadan insanın kendisini hazırlaması çok zormuş. Canım kızımın dünya ile yeni karşılaşmasının verdiği şaşkınlıkla bize bayağı zorlu bir üç ay yaşattı, tabii kendine de...

2,5 aylıkken eliyle esyaları kavramaya başladı. İlk tutmaya çalıştığı oyuncağı resimdeki çıngırağı. O zamanlar hala eli için çok büyüktü ve kavraması gelişmemişti ama tutmaya çalışması bile çok guzeldi. Şu anda tutup başından aşağı hızla sallıyor. Bebeklerin gelişim hızı gerçekten inanılır gibi değil. İnsanoğlu bu hızla ilerleseydi, Arif(AROG)'in düşleri gerçek olurdu. Ellerinin ve ayaklarının kesfi de görülmeye değerdi. Sanırım 3-3,5 ay civarlarıydı. O kadar değişik bakıyordu ki ilk başlarda, hareket yeteneklerini, kendi vücudunun bir parçası olduklarını anlamaya çalışır gibi. Hala da elleri ile bir oyuncakmışçasına oynuyor, ayakları da çok hoşuna gidiyor. Oyuncak çoraplarını çok seviyor, yakın zamanlarda da neredeyse ağzına sokmaya başladı ayak parmaklarını... Gitgide bana sarılışı da anlamlı hale geldi, omuzlarımı, yakamı daha sıkı tutar oldu. Gülümsemeleri gülücüklere, gülücükleri kahkahalara dönüştü.

"Yüzünden ve içinden hiç eksik olmasın gülücüklerin canım kızım!"

Kızımın gittiği ilk doğumgünü arkadaşı Ela'nın doğumgünüydü. Zorlu günlerden sonra bu günde nispeten akıllı durmasına hem şaşırmış hem de sevinmiştim. Çocukların gücü olsa gerek... O kadar çok çocuğu bir arada görünce inanılmaz ilgisini çekti, ben de o günden sonra haftada bir de olsa çocuklarla birlikte zaman geçirmesini sağlamayı düşündüm. Daha erken diyenler var, bence değil çünkü kızım da öyle düşünmüyor. Her çocuğun kendisine has bir gelişim süreci vardır. Buna gönülden inanıyorum. Bu yüzden kızımı gözlemlemeye devam ediyorum.


Karnının üzerinde durmayı hiç sevmiyor kızım, kaslarının gelişimi için önemli olduğunu bildiğimden doğduğundan beri çeviriyorum kızımı yüz üstü fakat bir dakikayı bile bulamamıştık kendisiyle. Oyuncaklar, oyun halısı hiç biri kar etmemişti. Fakat 5 aylık olduğunda artık çok daha rahat durmaya başladı yanda da ilk kez bir kaç dakika durduğu bir fotoğrafı var. Mutlu bir andı ikimiz için de.

Tam olarak 5 ay 3 hafta geçti ve daha hatırlayamadığım bir çok ilki vardır eminim. Bu blogu yazma amacım da anlarımızı kaydetmek, sizlerle paylaşmak, yorumlarınızla çoğalmak. Yarın (15 Aralık 2008) yaklaşık 6 aydan sonra işe başlayacağım. İçimde tahmin edilebilen inanılmaz bir ağırlık var ama bunu da güzel yaşayacağımıza inancım sonsuz. Çünkü kızımı çok seviyorum ve biliyorum ki o da beni çok seviyor!
Blog Widget by LinkWithin

Counter

Copyright 2009 AKI FAMILY. All rights reserved.
Free WPThemes presented by Leather luggage, Las Vegas Travel coded by EZwpthemes.
Bloggerized by Miss Dothy